بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

إِنَّا نَخَافُ مِن رَّبِّنَا يَوۡمًا عَبُوسٗا قَمۡطَرِيرٗا ١٠

Çünkü biz Rabb’imizden korkarız, bir suratsız kara günden (derler).

– Elmalılı Hamdi Yazır

فَوَقَىٰهُمُ ٱللَّهُ شَرَّ ذَٰلِكَ ٱلۡيَوۡمِ وَلَقَّىٰهُمۡ نَضۡرَةٗ وَسُرُورٗا ١١

Allah da onları o günün şerrinden korur ve kendilerini bir parlaklıkla bir sürûre indirir.

– Elmalılı Hamdi Yazır

وَجَزَىٰهُم بِمَا صَبَرُواْ جَنَّةٗ وَحَرِيرٗا ١٢

Ve sabırlarına mukabil onlara bir cennet ve bir harîr verir.

– Elmalılı Hamdi Yazır

مُّتَّكِـِٔينَ فِيهَا عَلَى ٱلۡأَرَآئِكِۖ لَا يَرَوۡنَ فِيهَا شَمۡسٗا وَلَا زَمۡهَرِيرٗا ١٣

Orada erîkeler üzerine dayanmışlardır ne güneş görürler onlarda ne de zemherîr.

– Elmalılı Hamdi Yazır

وَدَانِيَةً عَلَيۡهِمۡ ظِلَٰلُهَا وَذُلِّلَتۡ قُطُوفُهَا تَذۡلِيلٗا ١٤

Üzerlerine o cennet gölgeleri sarkmış ve devşirimleri mebzûl mebzûl önlerine konmuştur.

– Elmalılı Hamdi Yazır

وَيُطَافُ عَلَيۡهِم بِـَٔانِيَةٖ مِّن فِضَّةٖ وَأَكۡوَابٖ كَانَتۡ قَوَارِيرَا۠ ١٥

Hem dolaşılır üzerlerine gümüşten kaplar ve küplerle ki billûrlar.

– Elmalılı Hamdi Yazır

قَوَارِيرَاْ مِن فِضَّةٖ قَدَّرُوهَا تَقۡدِيرٗا ١٦

Gümüşten billûrlar, onları türlü türlü biçime koymuşlardır.

– Elmalılı Hamdi Yazır

وَيُسۡقَوۡنَ فِيهَا كَأۡسٗا كَانَ مِزَاجُهَا زَنجَبِيلًا ١٧

Ve orada bir kadeh sunulur ki katgısı olmuştur zencefil.

– Elmalılı Hamdi Yazır

عَيۡنٗا فِيهَا تُسَمَّىٰ سَلۡسَبِيلٗا ١٨

Bir çeşme ki denir selsebîl.

– Elmalılı Hamdi Yazır

۞ وَيَطُوفُ عَلَيۡهِمۡ وِلۡدَٰنٞ مُّخَلَّدُونَ إِذَا رَأَيۡتَهُمۡ حَسِبۡتَهُمۡ لُؤۡلُؤٗا مَّنثُورٗا ١٩

Ve dolanır etraflarına muhalled evlâdlar, görünce onları sanırsın saçilmış inciler.

– Elmalılı Hamdi Yazır

وَإِذَا رَأَيۡتَ ثَمَّ رَأَيۡتَ نَعِيمٗا وَمُلۡكٗا كَبِيرًا ٢٠

Ve gördüğün zaman orada bir na'îm ve pek büyük bir mülk görürsün.

– Elmalılı Hamdi Yazır

AYARLAR
Okuyucu